Panik atak nedir, ölüme yol açabilir mi?

“`html

Marmaris açıklarında 3 Haziran’da gerçekleşen deprem sonrasında, Muğla Valisi İdris Akbıyık, 14 yaşındaki bir gencin panik atak nedeniyle hastaneye kaldırıldığını ve ne yazık ki tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Peki, panik atak aslında nedir ve bu durum, ölümle sonuçlanabilir mi?

Türkiye Psikiyatri Derneği, panik atakları, aniden meydana gelen ve zamanla tekrar eden yoğun korku veya kaygı nöbetleri olarak tanımlamaktadır.

Genellikle 10 dakika içinde şiddeti artan bu durum, yaklaşık yarım saat içinde kendiliğinden geçer.

Türkiye Psikiyatri Derneği, resmi web sitesinde “Panik bozukluğu, ölüm ya da felç gibi ciddi sonuçlar doğuran bir hastalık değildir” açıklamasında bulunuyor.

Prof. Dr. Burhanettin Kaya, BBC Türkçe‘ye yaptığı açıklamada, “Panik atak, ruhsal bir durumdur ve herhangi bir ölüme sebep olması mümkün değildir. Dolayısıyla panik atak yüzünden kimsenin yaşamını yitirmesi söz konusu değildir.” ifadesinde bulundu.

Panik atağın belirtileri nelerdir?

Türkiye Psikiyatri Derneği, panik atağın farklı belirtilerle kendini gösterebileceğini belirtmektedir.

Aşağıda en yaygın görülen belirtiler listelenmiştir:

  • Göğüs bölgesinde ağrı veya sıkışma hissi,
  • Kalp çarpıntısı ya da hızlı kalp atışı,
  • Yoğun terleme,
  • Nefes darlığı veya boğulma hissi,
  • Baş dönmesi ve bayılacak gibi hissetme,
  • Uyuşma ya da karıncalanma,
  • Ateş basması ya da üşüme,
  • Bulantı veya karın ağrısı,
  • Titreme ya da sarsılma,
  • Kendini tuhaf hissetme,
  • Kontrol kaybı ya da çıldırma korkusu,
  • Ölüm korkusu.

Panik atak sırasında bu belirtilerden en az dördünün görülmesi beklenirken, daha az sayıda belirti varsa bu duruma kısıtlı panik atak denir.

Atakların sıkça tekrarı, kişide beklenti kaygısı ve panik bozukluğuna yol açabilir.

Panik atak gerçekten ölümcül olabilir mi?

Prof. Dr. Burhanettin Kaya, bu soruya yanıt olarak “Hayır” demektedir:

“Bu şekilde bir yaşam kaybı, muhtemelen tanı konmamış olan bir kalp hastalığı ile ilişkili olabilir.”

“Böyle bir sağlık sorunu mevcutsa, panik atağın kendisi ölüm nedeni sayılmaz.”

Kaya, ayrıca hiçbir panik bozukluğu rahatsızlığı bulunmayan bir kişinin de yoğun kaygı yaşaması halinde, altta yatan bir kalp hastalığı ya da stresle ilişkilendirilen bir sağlık problemi nedeniyle hayatını kaybedebileceğini ifade etti.

Prof. Kaya, ruhsal travma ve afet çalışma grubunun bir üyesi olarak, depreme dair yaşanan korkuları panik atakla ilişkilendirmenin yanlış olduğunu vurgulamıştır:

“Kişi, gerçekten tehdit edici bir durumla karşılaştığında panik atak olarak değerlendirilmekten kesinlikle kaçınılmalıdır. Bu, ruhsal sağlık sorunları olan bireyleri damgalayıp daha fazla korkuya neden olabilir.” dedi.

“Medyanın bu konularda dikkatli olması ve haber yaparken bilim insanlarıyla görüşmesi önemlidir. Söylenen her şey doğru olmayabilir.”

Prof. Kaya, resmi açıklamalara yönelik eleştirilerde de bulundu.

Muğla Valiliği’ne bu eleştirilerle ilgili sorular yönlendirdik ancak haber yayına girmeden bir cevap alamadık.

Deprem sonrası panik atak yaşayanlar ne yapmalı?

Prof. Kaya, deprem gibi korkutucu olayların herkes üzerinde panik atak tetikleyebileceğini belirtirken, bu tür bozuklukların çoğunlukla bu tür olaylarla bağlantılı olmadan gerçekleştiğini ifade etti:

“Panik atak, genellikle gerçekte tehlikeli olmayan bedensel duyumların aşırı bir tehlike olarak algılanması halinde ortaya çıkar. Bunun yanı sıra, gelecekte de bu tür duyguların yaşanacağı korkusu ve sürekli güven arayışı da bulunabilir.”

“Gerçekten korkutucu bir duruma maruz kalan kişiler, tansiyonu yükselen, nefes darlığı yaşayan kişiler olabilir.”

Panik bozukluğu veya yüksek anksiyete seviyesine sahip bireylerin, depremin ardından güvenli bir yere ulaştıktan sonra nefes alma ve gevşeme egzersizleri yapmaları önerilmektedir. Aynı zamanda dikkatlerini başka şeylere yönlendirmeleri önemlidir.

Prof. Kaya, bu yöntemlerin kaygıyı azaltabileceğini ve stresin yarattığı adrenalinin seviyesi üzerinde olumlu etkide bulunabileceğini vurguladı.

Bu süreçte, doktor kontrolünde kaygı azaltıcı ilaçların da kullanılabileceği önerilmektedir.

Panik atak ne sıklıkla görülmektedir?

Türkiye Psikiyatri Derneği’nin verilerine göre, toplumun %3-4’ü bu hastalıkla mücadele eden bireylerden oluşmaktadır.

Panik bozukluğu genellikle 20-35 yaşları arasında başlarken, kadınlarda erkeklere göre iki-üç kat daha fazla meydana gelmektedir.

Panik bozukluğu olan bireylere ilaç tedavisi ve bilişsel-davranışçı terapi önerilmektedir.

Dernek, bu iki tedavi yönteminin birlikte uygulanmasının en etkili sonuçları verdiğini belirtmektedir.

Türkiye, sık sık doğal afetler yaşamaktadır. Prof. Kaya, bu tür olayların ardından kaygı bozukluğunun arttığını ve şöyle ekledi:

“Güvenli bir ülkede yaşamadığını bilmek ya da güvenli bir evde oturmadıklarını hissetmek, yoğun bir endişeye yol açmaktadır.”

“Bu tür depremleri deneyimleyenler, fiziksel bir zarar görmese bile, olayın travma sonrası stres bozukluğuna yol açabileceğini bilmelidir.”

“Bu tür sorunlarla başa çıkmak, yalnızca bireysel değil, kamusal bir sorumluluktur. Sağlık sistemi daha kapsamlı bir politikanın parçası olmalıdır.”

Panik atak hakkında daha fazla bilgi için Türkiye Psikiyatri Derneği’nin internet sitesine göz atabilir, panik atak yaşamanız durumunda en yakın sağlık merkezine başvurabilirsiniz.

“`

Related Posts

Kalp kırıklığı öldürebilir

Danimarkalı bilim insanları, yakınını kaybeden ve yüksek düzeyde yas belirtileri yaşayan kişilerin, bu belirtileri daha hafif yaşayanlara kıyasla yüzde 88 oranında daha yüksek ölüm riski taşıdığını belirledi. Araştırmada, sevdiklerinin kaybıyla başa …

Her gün soframızdalar: İşte fazla gaz yapan sekiz yiyecek ve çözümü

Her gün soframızdalar: İşte fazla gaz yapan sekiz yiyecek ve çözümü

Uzmanı açıkladı: Kene vakaları bu illerde de görülmeye başladı!

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Erkan Sevinç, “Her yerde bir iklim değişikliği var. O nedenle keneler her tarafta yaşamaya başladı. İzmir’de, İstanbul’da olmaması gereken kene var. Hatta İstanbul’da bu sene 7 bin tane kene vakası ihbar edilmiş” dedi.

Serinlemek için buzlusu değil, sıcağı makbul! Arapların taktiğiymiş, oh dedirtiyor

Yaz aylarının bunaltıcı sıcaklarında serinlemek hepimizin hayali. Birçoğumuz, buzdolabından yeni çıkmış buz gibi bir içeceği yudumlamanın ferahlığını düşünerek mutlu oluyoruz. Ancak bu ferahlık hissi sandığımız kadar masum olmayabilir. İşte detaylar.

Son adım: Koruyucu yaşam stratejileri

Kemik erimesi ilerlediyse ilaç tedavisi kaçınılmaz olabilir ama hangi ilaç ne zaman gerekir, nasıl izlenmeli? Bilinçli karar, doğru koruma getirir. Sadece ilaç değil, yaşam boyu sürecek koruyucu adımlar da önemlidir. Beslenme, egzersiz, takviyeler ve risk yönetimi birlikte yürütülmeli.

Uyku uzmanında 30 saniyelik hile: Sadece 3 gecede horlamayı durduruyor

Uyku uzmanları, polen mevsiminde artan horlama sorununa karşı sadece 30 saniyelik dil egzersiziyle çözüm sunuyor. Günlük uygulanan bu basit hareket, horlamayı üç günde azaltabiliyor…